Hastaneden Şifahaneye Dönüşüm
4 harf, bir kelime. Ne kadar güçlü olabilir ki? Samimi ilginin "şifası" bir çok ilaçtan daha tesirlidir.
Acil servis ve yoğun bakımların geçen yıla oranla %20 artış gösterdiği, “hastalık” ve “salgın” kelimelerinin dört bir yanımızı çevirdiği bu ayda, şifa kelimesinin anlam ve tarihinde biraz kaybolarak, kelimenin gücünü kullanalım. Bu yazımız ile 2024 yılında “şifa” kelimesinin trend olmasını temenni ederek, sağlık kuruluşları ve hasta arasındaki algıyı kökenine yani doğru noktaya çekmek istiyoruz.
Şifa Kelimesinde Yolculuk
Şifa kelimesinin kökenini araştırdığımızda, Arapça kökenlidir ve "iyileşme, tedavi" anlamına gelir. Tarihte bu kelimenin ilk kullanımı Atebet-ül Hakayık adlı eserde görülmüştür. Eski Mısır'dan Yunan medeniyetine, Roma İmparatorluğu'ndan İslam tıbbına kadar pek çok kültürde, şifa; sağlık, iyileşme ve rahatlama anlamına gelen temel bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Orta Çağ'da bile, şifa sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir iyileşmeyi ifade ediyordu. Günümüzde ise bu anlam Türk Dil Kurum’unda;
isim, (şifa:), Arapça şifāʾ
Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma; onma. olarak tanımlanmaktadır.
"Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi." - Necip Fazıl Kısakürek
Geçmişten Günümüze Şifa Hizmetleri
Şifa hizmetlerinin tarihine bakıldığında, geleneksel yöntemlerden modern tıbbın doğuşuna uzanan zengin bir geçmiş göze çarpar. Eski çağlarda şifacılar, bitkiler ve doğal yöntemlerle tedavi ederken, zamanla bu yöntemler yerini daha bilimsel ve teknolojik uygulamalara bıraktı. Günümüzde, şifa hizmetleri artık sadece hastalıkların tedavisi değil, aynı zamanda hastalıkların önlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması üzerine de yoğunlaşıyor.
Sağlık Sektöründe Şifa ve Şifacılar
"Şifa", sağlık çalışanları için sadece bir kelime olmanın ötesinde, kutsal bir kavram olup onların mesleki varoluşunun temel taşıdır. Her gün, hastanelerde ve sağlık merkezlerinde, doktorlar, hemşireler, teknisyenler ve diğer sağlık profesyonelleri, hastalarının acılarını hafifletmek, hastalıkları iyileştirmek ve hayatları kurtarmak için görevlerini icra etmekteler. Covid-19 pandemi sürecinde kıymetlerini çokça anlamış olsak ta beyaz kodlardaki ara ara yaşanan tatsız olaylar çabuk unutulduğunu göstermekte.
Hastaneler şifahanelerdir. Hastaneye giderken “şifahaneye” gidildiği algısı artık günümüzde yok çünkü sağlık hizmeti sunan bir kuruluş dediğimizde akıllara gelen bekleme sırası, pahalı muayene ücretleri, yoğunluktan kaliteli ilgi gösterilmediği gibi düşünceler yer almakta. Kelime kavramlarının ve algının ne kadar önemli olduğuna değinelim istedik.
“Hastane” kelimesini “şifahane” algısına dönüştürebilseydik neler değişirdi?
Dil, düşünce şeklimizi ve dünyaya bakış açımızı derinden etkileyen güçlü bir araçtır. Sağlık sektöründe kullanılan terminoloji de bu etkiden nasibini almalı. Özellikle "hastane" kelimesi, birçok kişi için hastalık, tedavi ve bazen de korkuyla ilişkilendirilir. Peki, bu kelimeyi "şifahane" olarak değiştirirsek, algılarımız ve sağlık kurumlarına yönelik tutumlarımız nasıl değişirdi?
Kurum açısından başlayalım..
Tedaviye Yaklaşım
Bütüncül Yaklaşımın Önemi
Günümüzde sağlık hizmetlerinde, hastalıkların tedavisi kadar, hastaların genel refahına ve yaşam kalitesine odaklanmak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. "Şifahane" kavramı, tedavi sürecini sadece fiziksel hastalıkların üstesinden gelmek olarak değil, aynı zamanda bireyin ruhsal ve zihinsel esenliğini de göz önünde bulunduran bir yolculuk olarak ele alınması. Bu yaklaşım, hastaların sadece bedensel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da iyileşmesine yardımcı olmayı hedefler.
Holistik Sağlık Anlayışı
Holistik sağlık anlayışı, insan vücudunu bir bütün olarak ele alır ve fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal faktörlerin hepsinin sağlığımız üzerinde etkili olduğunu kabul eder. Bu bakış açısıyla, hastaların tedavisi sırasında sadece semptomların giderilmesine değil, hastalığın altında yatan nedenlerin ve hastaların yaşam tarzının da iyileştirilmesine odaklanılır. Örneğin, diyabet tedavisinde sadece ilaç tedavisine değil, aynı zamanda hasta eğitimi, beslenme danışmanlığı ve fiziksel aktivite gibi yaşam tarzı değişikliklerine de önem verilir. (Kaliteli bir çok kurumda uygulanmaktadır.)
Hasta Deneyimi
Hastane Ortamının İyileştirilmesi
"Hastane" kelimesi genellikle soğuk, steril ve işlevsel bir ortam çağrıştırırken, "şifahane" kavramı, hastalar için daha sıcak, huzurlu ve iyileştirici bir atmosfer oluşturmayı hedefler. Hastane ortamlarının tasarımı, hastaların iyileşme sürecine olumlu bir şekilde katkıda bulunacak şekilde yeniden düşünülmelidir. Örneğin, hastane odalarının daha aydınlık, doğal ışıkla dolu ve kişiselleştirilebilir olması, hastaların kendilerini daha rahat hissetmelerine ve daha hızlı iyileşmelerine yardımcı olabilir.
Hasta-Merkezli Bakım
Hasta deneyiminin iyileştirilmesinde, hasta-merkezli bakım anlayışının benimsenmesiyle, hastanın sadece bir vaka ya da bir hastalık olarak değil, birey olarak ele alınmasını ve her hastanın benzersiz ihtiyaçlarına, değerlerine ve tercihlerine saygı duyulmasını gerektirir. Hasta-merkezli bakım, hastaların tedavi süreçlerine aktif olarak katılımını, karar verme süreçlerinde söz sahibi olmalarını ve kendi sağlıkları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarını teşvik eder.
Asıl can alıcı ve dilin gücünü görmek istediğimiz kısma gelelim. Hasta açısından devam edelim..
Daha Pozitif Bir Bakış Açısı
Bazı hastalıklardır vardır, doktor doktor gezer çare arar, “falan doktor iyileştiriyormuş” cümlesi duyulduğunda ise umutlar yeşerir ve bu umut vadeden düşünce ile falan doktora gideriz. Doktor daha hastayla görüşmeden, hastasını tedaviye etmeye başlamıştır bile..
Artan Umut ve İyimserlik: "Şifahane" algısı, hastaların tedavi sürecine başlarken daha umutlu ve iyimser olmalarını sağlayabilir. Hastalık ve tedavi süreciyle ilgili olumsuz düşüncelerin azalması, genel iyileşme sürecine olumlu katkıda bulunabilir.
Coğrafya kaderdir.. Streste bizim topraklarımızın kaderi. Sağlıkta en büyük düşmanlarımızdan birisi stres. Azalan kaygı ve stresi sağlayalım. Hastaneleri soğuk ve korkutucu yerler olarak görmek yerine, şifahaneleri iyileştirici ve huzurlu mekanlar olarak algılamak, hastaların tedavi sürecine başlarken hissettikleri kaygı ve stres seviyelerini azaltabilir.
Böylelikle daha hızlı iyileşme süreci başlar. Pozitif bir bakış açısı ve azalan stres seviyeleri, fiziksel iyileşme sürecini hızlandırabilir. Hasta, tedaviye daha olumlu yanıt verir ve genel iyileşme süreci daha etkili olabilir.
Hastalara bir tedavi yolu gösterilir ve genelde fiyat yüksek geldiğinde maalesef yine şu düşünce ortaya çıkar ki bazen hastalarımızda haksız sayılmazlar; “Daha fazla para almak için bu tedavi yolunu öneriyorlar”.
Hastalar, hastaneleri yani şifahaneleri destekleyici ve anlayışlı bir çevre olarak algıladıklarında, tedavi planlarına daha kolay uyum sağlar ve doktor tavsiyelerini daha istekli takip edebilirler.
Gri Koda Dönüşen Beyaz Kod
Şifahane algısı, hasta ile sağlık çalışanları arasında daha güçlü bir bağ oluşturabilir. Sağlık çalışanlarının “ilgisiz” “anlayışsız” gibi algıları yerine şifaya aracı olanlar olarak düşünülürse; sağlık çalışanlarının desteğini ve empatilerini daha fazla hisseder ve bu da daha iyi iletişim ve işbirliğine yol açar.
"Şifahane" algısının getirdiği bu değişiklikler, hastaların sağlık hizmetlerine genel yaklaşımlarını ve tedavi süreçlerine olan katılımlarını iyileştirebilir, böylece hem bireysel hem de toplumsal sağlık sonuçlarını olumlu yönde etkileyebilir. Gelin bu yıl hayatımızda salgınların yerini şifalar alsın.
Zararlı alışkanlıkların ve sağlıksız gıdaların parlak ambalajlar içinde sunulduğu bu çağda, hepimiz 'şifa' kelimesinin gücünü yükseltelim ve onu bilincimizin en parlak köşesine yerleştirelim.
Kaynaklar