Bir Başlık Nasıl Ülke Algısına Dönüşür?
Kurumlar Susarsa, Başlıklar Konuşur > Sophie Hunt
Geçtiğimiz günlerde Birleşik Krallık basınında yeniden gündeme gelen bir adli soruşturma, Türkiye’de gerçekleştirilen estetik cerrahi operasyonlarını küresel ölçekte tartışmaya açtı.
Olay, tek bir hastanın yaşadığı trajik kayıpla sınırlı kalmadı; kısa sürede sağlık turizmi, hasta güvenliği ve ülke algısı başlıklarının kesişim noktasına yerleşti.
Olayın Özeti
Sophie Hunt, İngiltere’nin Northampton kentinde yaşayan, 34 yaşında ve iki çocuk annesiydi. Hunt, 7 Mart 2022 tarihinde İstanbul’da özel bir hastanede abdominoplasti (karın germe) ve Brazilian Butt Lift (BBL) operasyonu geçirdi.
Operasyon sonrası klinik durumu ağırlaştı ve 9 Mart 2022’de, çoklu organ yetmezliği ve üç kez kardiyak arrest (kalp durması) yaşamasının ardından hayatını kaybetti.

Olayın ardından süreç İngiltere’ye taşındı. Aralık 2025’te Northampton Adli Tıp Mahkemesi’nde görülen adli soruşturma (inquest) sırasında, hastanın ameliyat öncesi tıbbi uygunluğu kamuoyunun ana tartışma konusu hâline geldi. Aile, Hunt’ın bu operasyonlar için “tıbben uygun olmayabileceği” yönünde ciddi şüpheler dile getirdi.
Dış Basında Nasıl Konumlandı?
FL PR and Comms’ın kapsamlı medya raporuna göre: Haber, BBC, Sky News, ITV, Yahoo News, Daily Mail ve çok sayıda ulusal ve bölgesel Birleşik Krallık medya organında geniş yer buldu. Dış basındaki anlatı, “komplikasyon” vurgusunun ötesine geçti.
Kullanılan dilde öne çıkan ifadeler şunlardı:
“Not fit for surgery” (Ameliyat için uygun değil)
“Medical fitness concerns” (Tıbbi uygunluk sorunları)
“Died after surgery in Turkey” (Türkiye’de ameliyat sonrası vefat etti)
Bu noktadan sonra haber, tek bir hasta ya da sağlık kuruluşu üzerinden değil; ülke ölçeğinde okunmaya başladı. Hastane isimleri çoğu zaman geri planda kalırken, “Turkey” kelimesi anlatının merkezine yerleşti.
FL PR & Communications raporunun tamamını PDF olarak buradan indirebilirsiniz.
FL PR & Communications: Başlık Analizi Ne Gösteriyor?
FL PR & Communications tarafından yapılan başlık analizi, bu vakanın neden hızla bir ülke algısı meselesine dönüştüğünü net biçimde ortaya koyuyor.
Analiz edilen 61 içerik içinde:
%90’dan fazlasında “Turkey” kelimesi başlıkta veya alt başlıkta yer aldı.
Türkiye, çoğu zaman nötr bir coğrafi bilgi olarak değil, risk tanımı olarak konumlandı.
Başlıklarda “Turkey” kelimesi ağırlıklı olarak dört ana anlatı çerçevesinde kullanıldı:
1. Risk Lokasyonu Olarak Türkiye
“Cosmetic surgery in Turkey”, “Travelled to Turkey for surgery” gibi ifadelerle Türkiye, maliyet avantajı veya sağlık altyapısıyla değil, riskli bir destinasyon olarak kodlandı.
2. Yeterlilik Sorgusu Çerçevesi
“Not fit for surgery in Turkey”, “Family raises concerns” gibi başlıklarda ülke adı, tıbbi uygunluk ve hasta güvenliği sorgusunun merkezine yerleştirildi.
3. Ölüm ve Trajedi Anlatısı
Özellikle tabloid ve yarı-tabloid yayınlarda “Turkey” kelimesi, doğrudan ölüm ve trajedi diliyle yan yana kullanıldı.
4. Karşılaştırmalı Ülke Algısı (İma Yoluyla)
Bazı başlıklarda Türkiye açıkça eleştirilmezken, “UK standards”, “inquest”, “family says” gibi ifadelerle dolaylı bir standart karşılaştırması kuruldu.
Buna ek olarak, başlıkların önemli bir kısmında şu üçlü birlikte kullanıldı:
Turkey – BBL – Tummy tuck
Bu kombinasyon, arama motorları ve sosyal medya platformları açısından yüksek riskli bir anahtar kelime kümesi oluşturdu. Sonuç olarak Türkiye adı, spesifik bir vakadan bağımsız biçimde “BBL riskleri” ve “ölüm vakaları” ile kalıcı şekilde ilişkilendirildi. Bu durum yalnızca bugünü değil, önümüzdeki aylardaki algoritmik görünürlüğü de etkileyebilecek nitelikte.
Aynı ya da çok benzer başlıkların, ulusal basından yerel yayınlara ve RSS ile haber çeken platformlara kopyala-yapıştır biçiminde taşınması ise tekil bir haberden çok, çoklu temas noktası olan bir algı bombardımanı oluşturdu.
Bu çerçeve, vakayı bireysel bir tıbbi olaydan çıkarıp, ülke ve sektör geneline yayılan bir “risk anlatısı”na dönüştürmektedir.
-FL PR & Communication
Bu olay bize şunu net biçimde gösteriyor:
Sağlık alanında, özellikle uluslararası görünürlüğü olan vakalarda, sessizlik tarafsızlık değildir. Sessizlik, anlatıyı başkasına bırakmaktır.
Gerekli önlem ve adımlar zamanında atılmadığında;
zarar bireysel ya da kurumsal düzeyde kalmaz.
Zarar, ülke algısına yazılır.
Bu tür vakalarda sorumluluk yalnızca klinik düzeyde aranamaz. Hasta güvenliği kadar, ulusal ölçekte kriz iletişimi, sağlık turizmi markalarının ve ülke temsil yapılarının da sorumluluk alanındadır.
Doğru yapılandırılmış, şeffaf ve zamanında bir iletişimle bu olay, genelleme yerine ders olarak konuşulabilirdi. Aksi durumda, tek bir başlık onlarca kez çoğalır ve ülke adı, geri dönüşü zor bir anlatının taşıyıcısı hâline gelir.
Sağlıkta itibar, yalnızca doğru işler yapmakla değil; doğru zamanda, doğru dille anlatabilmekle korunur.
Sağlıcakla kalın.




